29 Aralık 2008 Pazartesi

30 aralık 2008 :)


İşte geldi yılın son gününden bir önceki gün...Bi önceki yazıklarımın aksine yılın son günleri pek bi neşeli geçiyor...Kendini affettirmeye çalışıyor gibi 2008.Şöyleki;

Sevgili arkadaşım Özlem ve onun cok sevgili eşi Kaya'nın(ayyy kırılacam nezaketten) doğum günleri vesilesi ile toplaştık.Aman pek keyifli bir geceydi.Hadi toplaştık yılında son günleri diye yeni yıla da erken bir giriş yaptık aramızda...80'lerin parçaları keyfimize keyif katarken,dağıttık,güldük,böğürdük,yedik ve içtik yine içtik.Özlemin inatla hatırlayamadığı Gürcü şarabını anmadan geçemeyeceğim.Birde doğum günü pastası elbette.Nefistiiiiiiiiiiiii...Saolun varolun iyiki doğmussunuzzzzzzzzzz...

Ve dün aslında cok farkettiremesemde cokk sevindim.Aslında hediye vermek almaktan daha keyifli.Tabiki hediye almakta cok eğlenceli bişi ama olsun...Ben hep hediye verirken daha bir heyecanlı olurum.Tam öyle birşey yaptım dün.Daha daha keyifli idi.Çünkü hediye verdiklerin çocuksa olay değişir.Çağla ve Sinan'a yılbaşı için ne alsam derken çam ağacı istediklerini öğrendim.Ve o çam dün alındı.Yanına bir iki süs.Planda iş çıkışı evlerini ansızın basmak vardı.Amma velakin mesai olayını hiçç hesaba katmamıştım.Hoppalaaaaaaaaaa..Neyse artık mesai cıkışı giderim dedimde, turşu olmuştum...Buna rağmen inat ben 9 civarı gece tabii gittim Özlem arkadaşıma.Şükür kurduk çamımızı.Paragraf başında dediğim gibi çok farkettiremesemde çok sevindim.Çünkü Çağla ve Sinan yeni ağaçlarını sevdiler.Di mi?:)
Sırada Poypoy var.Güllücümü görürsem bu 2 gün içinde onunda hediyesini vermek için heyecanlanıyorum.Biliyorumki cafeye gelemeyecekler.Keşke cafede de birlikte girebilsek yeni yıla ama sağlık olsun diyoruz.
Ve heyecanla bekliyorummm.yarın gelsin.akşam olsun.2009 a girelim.içelimm içelimm eğlenelim.Gülerek girelim hep gülelim...

:)


26 Aralık 2008 Cuma

yeni yıla 5 gün kala...

Maşallah aylardır yazmıyorum..Yazılanları arkidişleri takip ediyorum elbet..En son baktımda amasradan yazmısım.Yaw zaman ne çabuk geçiyor geyiği 30 dan sonra daha bir anlam kazandı.Bir bakıyorum yaz birde bakıyorum kış.Sene bitiyor...............

Ben 2008 i sevmedim kızmasın ama...Dilerim 2009 daha güzel geçer...Yani 2008 i aratmasın yeter diyeyim.Sanırım bu yıla dair en cok beni yaralayan ve hafızamdan cıkmayacak şey Güneş'in ameliyatı olacak.Korkulu,acılı,hiçbirsey yapılamayan,eli kolu bağlı günler...Neyseki geçti.Şükrediyorum sadece.Ama sevemedim bu yılı.Artan sorunlar.Nedense içimde 2009 a dair iyi şeyler var.Güzel şeyler olacak gibi.Aslında iyi şeyleri hissedemem ben.Felaket tellalıyım ben.Ama bu sefer böyle degil.Anti-depresan kandırmacası degildir insallah:)

Yazılacak cokk sey var aslında.Ama yapılacakta bir o kadar iş....

2 Temmuz 2008 Çarşamba

Karmakarışık...

Ani bir kararla yarın Amasra yolcusuyuz...Pek istemesemde iyi gelecek sanırım.Barış'ın ölüm yıldönümü şerefine olması galiba beni fazlaca geriyor.Yine saçma sapan gösteriler gereksiz konuşmalar anlamsız uzatmalar vs.Vay be 1 sene oldu.Klasik ama su gibi hızla akıp giden bir hayatın içindeyiz.

Temmuz ayı beni göçertecek gibi.Hafta sonları İstanbul konser olayları ard arda....Ve acı olan ben Her Pazar konser Ptesi sabahları iş başı yapacağım.Aman ne eğlenceli......herkes Pınar senin çift motorunmu var derken galiba haklı.Sanırım hep bişeyleri kaçırmama korkusu ile yaşaktan yorulmaya fırsat bulamıyorum.Öncelikler değişiyor.

Aslında geliş gidişler değil galiba beni asıl yoran yaşadığım 10 ayrı hayat.Hep yarım bıraktığım şeyler.Ya da beni yarım bırakanlar.

Derkennn sevgili lap top ım takıldı yazı yarım kalmıştı.Ve devamını söylemesi ayıptır bira,müzik,deniz eşliğinde Amasra'dan yazıcammmmmmmmmmmmmm.....

Hava güzel,içmek güzel,çalışmamak güzel.İnternet güzelll.

Barış'a dair yapılanlara katılmamak güzel.sadece kendi içimde anmak güzel.Hesap vermemek güzel.Deli kadın ayağına yatmak güzel.Oynamamak güzel.
Denize giremiyorum.Malum nedenler.O bile güzel.

Yarın bissürü arkadaş gelecek.Süperrrrrrrrrr...

ooo bana eyvallah ev yer ayarlamam lazım millete...

27 Haziran 2008 Cuma

Güle güle........

Yaşamda karşımıza çıkacaklara müdahale etme şanşımız malesef yok.Yada yaşanmışları silmek yenilerini yaşamak yerine..Hayatımdan birilerini çıkarmak hep zor oldu benim için.Çünkü hayatımın kapıları hep açıktır benim herkese.Kolayca girebilirler elbette...Ama çıkarmak atmak bu birilerini hayatımdan azap benim için.
Yaklaşık 5 ay önce girdi hayatımıza.Benim için herşey süperdi.Ev pırıl pırıl,herşey ütülenmiş,yemek hazır...Ama canım oğlum bir türlü alışamadı Keti'ye...Ne yaptıysak olmadı.Ve şimdi ayrılık zamanı.Söylemek en zoruydu.Söylendi.Ama içimde bişeyler acıyor.Neden bilmiyorum.Bildiğim tek şey aynı durumu paylaştığım ailemden bir tek ben böyle hissediyorum.
Dün gece oturup müzik dinlerken bugün blog yazmayı düşünüyordum.Ve öyle güzel şeyler geçmiştiki aklımdan...Keşke hatırlayıp paylaşabilseydim ama bugün hafızam silinmiş gibi.Garip.Vede enteresan bir gün.Hem Cuma hemde 27 si.Her yerde karşıma çıkan canım rakamım.27.En sevdiğim günle buluşmuş durumda.Ama böyle bir günde bile benim şapşallıklarım devam ediyor.Hiç özel ve maneviyatı yüksek bir şey yaşamamakla birlikte yeni aldığım elbisemin hiççç farkında olmadan arkasını boydan boya yırtmışım.Tabi benim tas ortada.Ve arkadaş farkedene kadar da öyle dolandım ortalıklarda.Elbisememi üzüleyim yeni aldığım, rezilliğimemi üzüleyim yaşadığım bilemedim.Gülüyorum sadece delme çatma diktiğim elbisemle-yeni ve yırtık-

22 Haziran 2008 Pazar

Boşluk....

Cuma öğleden sonra kaçtım işten.Bugün pazar.Ohh yarında iş yok.Ne özlemişim avare olmayı.Oturdum cafeye önce süper kahvaltı şimdi sokak manzaraları eşliğinde müzik dinlemece yazma değmeyin keyfime.Oğlum yok,Mehmet yok huzur çok.
Cuma akşamı Nedjima'da çocuklarla keyifli bir akşam sonrası gece maç bittiği anda ben motorun üzerine ballıbaba da arkadasın evine bırakıldım.Tabi maç sonrası olunca eğlence ikiye katlandı.Motor keyfi çakırkeyfle birleşti.Birde çılgın! milletimizin naraları girince işin içine olay koptu.Millet Türkiyeeeeeeeee ben susma sustukça sıra.... şeklince bağıra çağıra arkadaşa ulaştık. Baktım herkes bağırıyo,bize bakıyolar garip garip bende bagırdım durdum.Bu eğlenceli kısım elbet.Ertesi günkü hırbo haberlerini duyunca,len salak 1 kurşuna denk gelmeden gebermedik diye seviniyosun.Ee bu ülkede kazara geldik bu yaşa.ŞÜkÜR!
Bide kırım kongo kanamalı ateşi endişesi.Eyvallah Güneş yok bi kafa dinliyom ama hergün talimatlar veriliyor Eminoş'a.Uzun çorap,sprey ilaç vs vs....Hergün yeni bi dert musallat oluyo başımıza.
Vee 2 gündür sevgili Mehmet in istediği gibi hocayla trafikteyim.Meraklanmaya mahal yok.Gayet ayık,akıllı uslu.Batıkent,eryaman,kızılay,tandoğan fethedildi.Bugün tunalı,bahçeli filan fıstık:)
Güzel şey tatil ..........
Güzel şey boş boş oturmak.....

20 Haziran 2008 Cuma

hadi bakemm...

Bu güne kadar olan yorum konusundaki aksaklıklar için özür diler bizim için çok değerli olan yorumlarınızı bekleriz. Veee "Canlarım"yorum olayı herkeşlere açılmıştır şu dakika itibariyle haberiniz ola....Haydiiii....
sevgiyle kalın:)

18 Haziran 2008 Çarşamba

İşte geldim burdayım....


Kelimeleri bir araya getirmek için uzunca bir zaman düsündüm.Olaylar olanca hızıyla akarken ben kelimelerle olan soğukluğumdan epeyce gerilerde kaldım.Yazmam lazım lazım lazım.Dergiye yazmam bloga yazmam Ebru'ya yazmam ....mam....mmmm...

Sonunda şeytanın bacağını kırdım galiba.İşte de yazıyorum.Önce Ebru'ya yazdım yolladım.Şimdi bloga oturdum yazıyorum.Sonra valla dergiye de yazicim Mehmet'cimm.

En son içime giren şeytanla uğraşıyordum dimi? Neyse çıktı içimden.Ohhh :) Değişen anti-depresan beni bu hallere soktu biliyorum.Gelgitler azaldı.Düşününce o kadar cok şey yaşandıkı bu arada.Üşeniyorumda hepsini birden yazmaya.
Oğlumun muhteşem komik balosumu,arkadaşların düğün sünnet olayımı,Amasra molasımı,araba sevdasımı,içimde kopan fırtınalarmı...Hangisi?
Başlayım bakalımmm.

Neyse, bi ara Amasra'ya gittik.3 güncük.Ama bu kadar iyi geleceğini hiç tahmin etmemiştim.Yenilendim sanki.Kış sonu kasveti uçtu üzerimden.Hatta manyak oğlum deniz sezonunu açtı insanların dehşet dolu bakışlarıyla.

Sonra yine iş.Ama bugüne gelene dek yoğun sıkıcı berbat iş günleri.Akşam 5,30 a eremeyen günler.Offf ki ne offff....Arada içilen akşamlar.Klasik ev-cafe-iş üçgeni...Yoksa bermuda mı demeliydim bilmiyorum.A tabi bi de hayatıma giren otamatik vites araba.Mehmet^ten kaçırdığım zamanlarda kullandığım...Ki nasıl ahhh ettiyse ayağımı burkup yan bağların ağzına edip 2 hafta kullanamadığım...Arabayı aldığımda herkesler aman diiiim Pınar alkollü kullanma dediklerinde yaw ben alkolikmiyim diye düşünmüştüm.Amma velakin anladımki her içtiğimde araba kullanma hissiyatım tavana vuruyor.Bi de engellemeyip kullanıyom.En son hiçç hatırlamıyorum ama 1-1,5 saat kullandım.Ama bir güzel park etmişim.Sanırım ayık olsam bu kadar iyi yapamazdım(!)Biliyorum özrüm kabahatimden büyük ama...

Sonra oğlum...Yine bir hasta bir hasta oldu.Bademcikler yapıştı birbirine.2 gündür anlamsız benekler kırmızı kırmızı.Anası kılıklı alerjik maymun.Galiba Mehmet haklı bütün kötü şeylerimi aldı Güneş.Ondan da hangi iyi şeyi aldığı merak konusu tabi.Birileri örnek vererek aydınlatabilirmi beni.Yakışıklılık örneği kabul görmez ona göre.

Ve tatilim geldi.Temmuz konserlerle geçecek.Son haftası umarım bende tatilde olabileceğim.1 mp3'üm,bir şise bira,bide deniz olsun yeterrrrrrrrrr...

Şimdilik bu kadar...

Gel tatil gellllllllll...

8 Mayıs 2008 Perşembe

İçime ŞEYTAN girdi galiba...


Bu sıralar tam böyle hissederken bi arkadaşım dün cafede fal baktı bana.Hiç birşey söyleyemedi.Sadece seni yöneten bir şeytan var burda dedi.Kötü değil belki hatta yardım eden...Söylenecek birşey yok...Oda bir melek nasıl olsa :) Garip olan birkaç gündür benim zaten böyle hissetmemdi. Bunun nedenide içimde vahşi birşey var gibi. Parçalamak dağıtmak paralamak isteyen. Garip bir enerji musallat oldu. Yerimde oturtmayan. Kalbimde çılgın bir çarpıntı. Her an birşey olacak gibi. Garip rüyalar garip hisler... Kontrol edemediğim duygusal patlamalar. Dur bakalım yakında çıkar kokusu...


5 Mayıs 2008 Pazartesi

Hıdırellez...

Dün hıdırellezdi.Gün boyu işyerinde süregelen nasıl uygulamalı (hemen google açılır bakılır, gözünü sevdiğim internet) tartışmalarından sonra toplanıp bir gül fidanı alındı.Boş beyaz kağıtlara istekler çizildi.Dışarıda olnması gerekiyor diye gizlice amirim odasının balkonuna koyuldu.Sabah erkenden gelinip balkondan tekrar alındı.Kağıtlar ıslandı.Sonra atıldı.Eeee...Şimdi bekleme süreci başladı.Ne ne zaman olacak.
Yıllar önce yapmıştım yine bir hıdırellezde.Ve ne çizdiysem olmuştu.Tesadüfmü, zaten hayatımın akışı böyle olacaktı ta oldumu, enerjimi o dönem doğrumu yönlendirdim bilemiyorum.Ama son söylediğim doğruysa keşke hep o dönem yapabildiğim gibi şu yaşam enerjisini doğru kullanabilsem.Ama ya hıdırellez baba gelip dileklerimizi gerçekleştiriyorsa işte o zaman yaşadık :) Olursa çizdiklerim deymeyin keyfime...
Ve sonunda Keti geldi. Nasıl badireler atlatmış.Şakın ve yorgun halinden fırsat bulduğumuzda azıcık konusabildik.ama o zamanlarda bile deli kadın aralara ev temizliğini serpiştirmeyi ihmal etmedi. Tabi Güneş'imin bizi öldürme tehditleride cabası. Tüm hayalleri yıkıldı yavrucuğumun. Keti gelmeyecek meydan kuzuma kalacaktı. Keti'ye ilk soru; "çocukların öldümü de niye geldin?" Buyrun burdan yakın! Zaten kadın kızkardeşini kaybetti gencecik yaşta kanser illetinden.
İşte hayat tekrar bir düzene oturdu.Ev ahalisi toplandı.Klasik günler.Ne yapacağına karar veremeyen bir hava, ne giyeceğine karar veremeyen ben...Ve içimde süren bekleyiş.
Kararsızlık en kötü verilen karardan daha kötüdür.Çok doğru bir laf. Vermem kereken kararları artık askıdan cıkarmalıyım. Galiba artık taşlarda yerine oturuyor. Zamana bırakmak, sakince beklemek lazım bazen.
Bin tane plan var kafamda. Ama hiçbirini uygulayamıyorum.Hepsi birbirine giriyor. Bu sene bu bahar da beni fena vurdu galiba. Neyse ne yapıyoruz. Sakin sakin bekliyoruz...

2 Mayıs 2008 Cuma

iyimiyiM kötümüyüM neyiM...

...İşte blog da yazmanın iyi ve kötü yanları.Dün yazılanlar sonrasında -komşular bir yana- arkidişler de meraklandı.Aslında bugün uykusuz olmanın dışında(Güneş geldi ve gece sapıttı.Büyük Spiderman krizi,babaanne isteği,Amasra sevdası gece 2 de depreşti oğlumun.) pek bir vasat bir gün.Karışık ruh hali devam ederken allahtan dün içmemenin verdiği bir dinginlik var üstümde.Sorulduğunda ise gercekten açıklayamadığım bir ruh hali bu.Down olma durumu.Dün Eplu ile konustuğumuzda benimde cok inandığım birsey söyledi.Dibe vurmadan cıkılmaz.Sular bulanmadan durulmaz.Vs vs....Bakalım daha ne kadar bulanacağız.
...Bu karmaşıklıkta hayatından birilerini çıkarmak en zoru.Kararı vermek kolay fakat uygulamak zor olan.Hayatına birşey yaşanmamış gibi devam edebilmek.Özür dilemek ne kadar yeterlidirki... Hele ki ben yaşamıma dair her iğne ucu kadar ufak birşeye bile öylesine-ölesiye bağlıyken.
...Ben böyle zamanlarda kaçardım bir yerlere.Şimdi ise elim kolum bağlı gibi.Bir adım atmaya halim yok bu şehirden dışarı.Bi güç bulsam biliyorumki çok iyi gelecek ama....O ilk adım çok zor meşakkatli bir iş.Bahar da sonbahar hüznü içimde.
...Böyle zamanlarda zamanın durmasını istiyorum.Bir süre öylece kalmak.Sonra tekrar hayata dönmek.Dinginleşmiş bir şekilde.
...İşte bazen böyle geçip gidiyor hayat. Anlaşılamayan,anlatılamayanlarla. Boğazına takılan yumrularla. İte ite...

30 Nisan 2008 Çarşamba

Sabaha Eremeyen Geceler...


Tam da böyle bir gece geçirdim işte.Sanki sabah olmayacak güneş doğmayacak.Yaklaşık 3 saat kadar ağladıktan sonra uyumaya karar verdim.Bangır bangır müzik dinlememden ötürü tüm komsularıma bir özür borçluyum tabii.Dinlemeyi bırak böğürerek şarkı söylemekten ve kusmaktan bugün boğazım perişan.Ve yine işteyim.
Kafamda birşeyleri ne zaman aydınlatacağım ben.Taşları ne zaman yerine koyabileceğim...Bu manik depresif kadından kurtulmak istiyorum artık...Düzensizlik düzenim oldu...

HaNgOvEr...




Bak yine uyanamıyorum.Dünden kalma işe gelirsen olacağı bu.Birde acayip bir enerji fazlası üstümde.Nasıl atılır bu enerji masa başına...Blog yazarak avutulur.

Son günlerde hep söz veriyorum kendime.Azıcık daha düzenli olayım diye.Ama nerdee.Rahat edemiyorum 100 parçaya bölünmezsem.Biraz dinlendireyim bedenimi ruhumu diyorum.Olmuyor.Hep başarısızım bu konuda.En azından hafta sonları diyorum.ıh ıhhh.Mazoşistim ben galiba.Sonuç bu.

Güneş yok bir haftadır.Deliricem.Cokkkkkkk özledim.Anne olmanın dayanılmaz ağırlığı...

Bu arada iş yeride kaynıyor.Müdürümüz artık temelli emekli oluyor.Değişim dönemi.Film izler gibi izliyorum olanları =)

Teo geldi ve gitti.Onunla bende gerilere gittim.Eski günler,eski arkadaşlar.Hem çok değişen hemde hiç değişmeyen şeyler var yaşamda.Değişen şehirler, sokaklar, yaşlar, bedenler... Değişmeyen duygular,dostluklar,gözler,bakışlar...Eeee...E'si bu işte.

Canım defterim yanımda olmadığında(kadın olmak böyle işte,çanta değiştirirken bazı şeyler diğer çantada kalıverir) bişeyleri yazmak telefona kalır.Demiştimya teknoloji manyaklığı.Tabii öyle anlar oluyorki kalem yok kağıt yok.Acil durum,unutmamak lazım!Telefon nerdesin?Hemen not alayım.İşte o notlardan bir tanesi.

...........................

Bir sabah gözlerini açtığında
Yanındaki ben olmayacak.
İçine çektiğin tenin kokusu farklı
Dokunduğun tenin dokusu.
Bir gülüş gelicek kulaklarına
Tınısı cok uzak...
Bir öpüş geçmişe taşıyan,
Her anı sevgi kokan.....

Geçiyor zaman...Zamansız yaşananlar...Bugünü aratmayacak yarınlar yaşabilmek dileklerimle bir blogu daha sonlandırıyoruzzzzz.....


29 Nisan 2008 Salı

GöNüL....




Nedir bu çektiğim senden,

Gönül derdin hiç bitmiyor,

Yediğin darbelere bak,

Bu da mı sana yetmiyor,

GöNüL...

Her çiçekten bal alırsın,

Her gördüğüne kanarsın,

Sen kendini ne sanırsın,

Belki bir gün uslanırsın,

GöNüLLLLLL...

Uslan artık deli gönül

Bak gelip geçiyor ömür

Uslan artık deli divane GöNüL...



Dün akşam TRT 1 de denk geldim.Zerrin abla pek güzel söyledi yine.Özlemişim bu parçayı.Yorgunluğumu aldı resmen.

...sonra farkettim ki ne kadar da uygun benim hayatıma.Dizginleyemediğim,ket vuramadığım,kontrol edemediğim,mantığın gerisine itimediğim bu gönlüm varya benim....Bazen hayatı zindan eder bana.Bazen durup dururken coşar.Yükseleni ikizler olan yengeç burcu olmamın da etkisi varmıdır bilemem.Sabah iyiyimdir.Sebepsiz mutlu.Öğleden sonra birden depresyona girmişim.Varmıdır özel bir nedeni? HAYIR! Benim beynimin sözünü dinlemeyen GöNlüm işte.

Aaaa birde tabi yediği darbelere bak.(bkz.parça sözleri)Bu da mı ona yetmiyor.Yetmez.Benim gönlüme yetmez.Verir en baştan 10 puanı insanlara.Döker tüm içimi.Sokuverir içine onları birden içine.Sonra bildik son.Başlar geriye sayım.Yana yakıla...Dedim ya hikaye aynıdır hep.Sonra geçer tabi acısı.Ama deler geçer, acıtır.

Neyse ki son zamanlarda sakin.Huzurlu.Tühhhh tühhhh nazara gelmeyelim.

Öyle ya da böyle geçiyor işte hayat.

Önemli olan hayatını ne kadar sıkı tuttuğun...

Ben seviyorum hem yaşamımı hem de deli şu gÖnLüM'ü...

21 Nisan 2008 Pazartesi

Pazarın Ertesi....


Ayrı bir sendromu varmıdır bilmem ama çalışılan her gün iğrenç bence.Hafta sonu güzel geçmişse daha da bir zor geliyor çalışmak.Hatta hava güzel,dışarı yeşil,gök maviyse çalış çalışabilirsen.Bir de işkence gibi kafanın ardında botanik parkı varsa...Off yaaaa...

Nedir? Çalışmak zorundayız.Hıh işte ben bu yüzden kışları seviyorum.Madem çalışıcaz kış olsun.Daha rahat çalışmak...Ya da yazları bizede tatil olsun 2 ay.Yok yetmez 3 ay.Zaten canımm Ankara'm oldu çöl.Nisan'da 33 derece gördük
.........

Yukarıdakileri yazalı 5 gün geçmiş.Cuma gelmiş.Hoş gelmiş...
Yorgun, bol bol çalışarak,Güneş'siz, sıkıcı bir hafta bitmiş.Teo aradı.Yarın geliyormuş.Gün bitmiyormuş.Miş muşş.Offfffffffff.Yarın umarım eğlenceli bir gün olur.

20 Nisan 2008 Pazar

Bol kahveli sıcak Pazar.......


...Güzel bir cumartesi günü bitti.Sıcak bir pazar yasanıyor canımmm Ankara'mda.Geride cafemin musiki sesi...

Cumartesiden başlarsak eğlenceli bir gün idi.Saolun Kibrit kız ve çöp oğlan.Her daim mutlu kalın şirinler.

Ve bu sabah muhteşem branch için öncelikle Dolgi ve Nasli'ma sonsuz şükranlarımı iletmeyi bir borç bilirim..Elleriniz dert görmesin dostlar.Keyif ve lezzeet kattınız dünden kalma az uykulu,bol alkollü sabahıma...


Veee çok berhudarımmm.Artık bir mp3'üm var.Parçalarımı yükledim.Ohhh.Hatta dün kafam bir süper, mutfakta taktım kulağıma 1 saat dinleyip dans ettim.Ne büyük bir kolaylık,nasıl bir güzellik.Müziksiz hayat hatadır :) Di mi????????


Bu arada sabah oğlum sayesinde güne aslında kuğulu parkta başladım.Ve ne kadar hoş,huzurlu bir yer olduğunu unutmuşum.Bana bunu hatırlatan,dünyamı aydınlatan Güneş'im.Teşekkürler bitanem.


Kısaca hafta sonu özetini dinlediniz.Bir sonraki haberlere kadar esen kalın efem :)

18 Nisan 2008 Cuma

ah Josh ahhh...




Yazmadan edemicem ya...
Takıntılıyım ben bu adama.İçimi titreten serserim İstanbul'da...Yaw 400 km yakınımda şimdi dokunamıyorum adama..Deliricemmm...Gel sen! Ankara'ya da gel.Reklam cekeriz,kaleye çıkarız,fotoğraf çekeriz,içeriz....(ohh oldum mu liseli salak platonik takılan kızlar gibi)

SAWYERRRRRRRRRRRRRR ay pardon Joshhhhhhhhh.......


;)

Şu facebook varya...





Valla nelere kadir bi internet sayfası...
Bu sabah Teo ile tekrar,yine,yeniden şu feyz sayesinde arkidiş olduk...Aradan yıllar geçiyor sonra yılların ardında kalan eski sevgili karşında.Vay be nasılda elektronikleştik.Kötümü bilmiyorum ama aynı zamanda iç gıcıklayıcı bir şey bu.Eee bu meymenet sayesinde istatistiklere göre boşanmalar artıyor, manyak bir nesil yolda, sosyallik dibe vururken asosyal insanlar heryerde.
İçim olsun diyor.Çünkü bu güne kadar bir hatası olmadı bana.Kolaylaştırdı herşeyi.Bir yerde okumustum.Tamda hatılamıyorum ama ibranice bir kelimeden yola çıkılarak internetin dünyanın sonunu hazırladığı yazıyordu.Bugünkü bir haberde de dünyanın eger Cenevre'de ki deney yapılırsa sadece 50 ay ömrü kaldığı yazıyordu.Sabah sabah bu haberle güne başlayınca nasılda herşey güllük gülistanlık geliyor.Yaşa,sorgulama,keyfini çıkar...Oh mutluyum.Dün nerdeydim şimdi nerede?
Hem ben bu elektronik olayınıda seviyorum.Eskiden çook eskiden bir Kiev makinam vardı.Şimdi her cinsi mevcut elimde.İşte onların sayesinde deli gibi sınırsızca eğlenebiliyoruz.Çek, bastır,bekle, meraktan çatla ....Tabi birde temkinli çalış.Yok artık bunlar...
Ama mektuplara da devam.Dedimya kolej mezunu alaturka.Ne yardan ne serden misali ben...Yeni herseye açık eskinin değerini tartışmaya gerek bile görmeyen ben...Sonuç olarak MUTLUYUM bugün ben...

Sonuç Teoman'ıda bulduk.Tekrar soktuk hayatımıza.Saol feyzbuk.Pardon Facebook.Bana puğar denmesinden hoslanmayacağım geldi aklıma:)

İşte böyle birşey............

17 Nisan 2008 Perşembe

Nerdeyim ki BEN?

Kararsızlık kötü şey.Yani benim için en kötülerinden duygu olarak.Ben ne yapacağımı bilmeliyim.Ki şu günlerde kapkararsızım.Hayatımda değişen ilaçlar,duygular,yetersiz kaldığım korkusu,işin bunaltması ve belirsizlik.
evet nerdeyim ben?

...........

Uçsuz bucaksız bir ova.
Tam ortasında bir ağaç...
Terketmiş yeşil yaprakları.
Kupkuru dalları.

Uçsuz bucaksız bir gök.
Tam ortasında bir Güneş...
Terketmiş deli sarısı.
Yok artık sıcaklığı.

Uçsuz bucaksız bir deniz.
Tam ortasında bir sandal.
Kırılmış ortasından yelkeni...
Gidemiyor bir kulaç ileri.

pınar.........







off 'u bol günler...

Zamanı durdurmak mümkünmü acaba?
Sonra hopp sevdiğin, dolu günler geçirdiğin, mutlu olduğun hatta zil zurna aşık günlere....
Ya da durdurup hoppp bi kaç gün sonrasına...
Mesela Ptesi bugün.Hopp Cuma'ya :)

Sıkılgan günler.Bol bol offf çekerek geçen.
Aydınlatamadığım kendimi kapkara hissettiğim günler bu günler.Anlık mutluluklarla şarj olduğum huzuru kaybettiğim günler.Sonra çok kısa sürede deşarj olduğum boğuk günler...
Böyle işte...
Baharın en başındaki gri günler...

16 Nisan 2008 Çarşamba

15.04.2008

evettt.Tamda bugün blog'landim.Naslı vesile oldu tabii..vede resimde onun cektigi olmalıydı.Hadi hayırlısı.....