8 Mayıs 2008 Perşembe

İçime ŞEYTAN girdi galiba...


Bu sıralar tam böyle hissederken bi arkadaşım dün cafede fal baktı bana.Hiç birşey söyleyemedi.Sadece seni yöneten bir şeytan var burda dedi.Kötü değil belki hatta yardım eden...Söylenecek birşey yok...Oda bir melek nasıl olsa :) Garip olan birkaç gündür benim zaten böyle hissetmemdi. Bunun nedenide içimde vahşi birşey var gibi. Parçalamak dağıtmak paralamak isteyen. Garip bir enerji musallat oldu. Yerimde oturtmayan. Kalbimde çılgın bir çarpıntı. Her an birşey olacak gibi. Garip rüyalar garip hisler... Kontrol edemediğim duygusal patlamalar. Dur bakalım yakında çıkar kokusu...


5 Mayıs 2008 Pazartesi

Hıdırellez...

Dün hıdırellezdi.Gün boyu işyerinde süregelen nasıl uygulamalı (hemen google açılır bakılır, gözünü sevdiğim internet) tartışmalarından sonra toplanıp bir gül fidanı alındı.Boş beyaz kağıtlara istekler çizildi.Dışarıda olnması gerekiyor diye gizlice amirim odasının balkonuna koyuldu.Sabah erkenden gelinip balkondan tekrar alındı.Kağıtlar ıslandı.Sonra atıldı.Eeee...Şimdi bekleme süreci başladı.Ne ne zaman olacak.
Yıllar önce yapmıştım yine bir hıdırellezde.Ve ne çizdiysem olmuştu.Tesadüfmü, zaten hayatımın akışı böyle olacaktı ta oldumu, enerjimi o dönem doğrumu yönlendirdim bilemiyorum.Ama son söylediğim doğruysa keşke hep o dönem yapabildiğim gibi şu yaşam enerjisini doğru kullanabilsem.Ama ya hıdırellez baba gelip dileklerimizi gerçekleştiriyorsa işte o zaman yaşadık :) Olursa çizdiklerim deymeyin keyfime...
Ve sonunda Keti geldi. Nasıl badireler atlatmış.Şakın ve yorgun halinden fırsat bulduğumuzda azıcık konusabildik.ama o zamanlarda bile deli kadın aralara ev temizliğini serpiştirmeyi ihmal etmedi. Tabi Güneş'imin bizi öldürme tehditleride cabası. Tüm hayalleri yıkıldı yavrucuğumun. Keti gelmeyecek meydan kuzuma kalacaktı. Keti'ye ilk soru; "çocukların öldümü de niye geldin?" Buyrun burdan yakın! Zaten kadın kızkardeşini kaybetti gencecik yaşta kanser illetinden.
İşte hayat tekrar bir düzene oturdu.Ev ahalisi toplandı.Klasik günler.Ne yapacağına karar veremeyen bir hava, ne giyeceğine karar veremeyen ben...Ve içimde süren bekleyiş.
Kararsızlık en kötü verilen karardan daha kötüdür.Çok doğru bir laf. Vermem kereken kararları artık askıdan cıkarmalıyım. Galiba artık taşlarda yerine oturuyor. Zamana bırakmak, sakince beklemek lazım bazen.
Bin tane plan var kafamda. Ama hiçbirini uygulayamıyorum.Hepsi birbirine giriyor. Bu sene bu bahar da beni fena vurdu galiba. Neyse ne yapıyoruz. Sakin sakin bekliyoruz...

2 Mayıs 2008 Cuma

iyimiyiM kötümüyüM neyiM...

...İşte blog da yazmanın iyi ve kötü yanları.Dün yazılanlar sonrasında -komşular bir yana- arkidişler de meraklandı.Aslında bugün uykusuz olmanın dışında(Güneş geldi ve gece sapıttı.Büyük Spiderman krizi,babaanne isteği,Amasra sevdası gece 2 de depreşti oğlumun.) pek bir vasat bir gün.Karışık ruh hali devam ederken allahtan dün içmemenin verdiği bir dinginlik var üstümde.Sorulduğunda ise gercekten açıklayamadığım bir ruh hali bu.Down olma durumu.Dün Eplu ile konustuğumuzda benimde cok inandığım birsey söyledi.Dibe vurmadan cıkılmaz.Sular bulanmadan durulmaz.Vs vs....Bakalım daha ne kadar bulanacağız.
...Bu karmaşıklıkta hayatından birilerini çıkarmak en zoru.Kararı vermek kolay fakat uygulamak zor olan.Hayatına birşey yaşanmamış gibi devam edebilmek.Özür dilemek ne kadar yeterlidirki... Hele ki ben yaşamıma dair her iğne ucu kadar ufak birşeye bile öylesine-ölesiye bağlıyken.
...Ben böyle zamanlarda kaçardım bir yerlere.Şimdi ise elim kolum bağlı gibi.Bir adım atmaya halim yok bu şehirden dışarı.Bi güç bulsam biliyorumki çok iyi gelecek ama....O ilk adım çok zor meşakkatli bir iş.Bahar da sonbahar hüznü içimde.
...Böyle zamanlarda zamanın durmasını istiyorum.Bir süre öylece kalmak.Sonra tekrar hayata dönmek.Dinginleşmiş bir şekilde.
...İşte bazen böyle geçip gidiyor hayat. Anlaşılamayan,anlatılamayanlarla. Boğazına takılan yumrularla. İte ite...